mevcutdegil

satırlar

bir çocuk vardı bu satırlarda
kan kusardı kağıtlara
senin yokluğunda yaşardı
hatıralarında, rüyalarında
dokunmayı beklerdi saçlarına
yokolmayı beklerdi karanlığında

bir çocuk yaşardı bu satırlarda
dünyaya kafa tutarcasına
ağlardı dimdik ayakta, benliğiyle savaşırdı.
seni yaşardı;
bir dünya kurardı kafasında
başrolüne seni koyardı
figüranlık verirdi kendine
sensizliğe gebe, yanar döner dünyasında

bir çocuk ağlardı bu satırlarda,
güneşin her doğuşuna küfrederek uyanan..

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

fi tarihinde yazılmış, çekmecemi karıştırırken bulduğum bir şiir.
evde olmanın sağladığı en güzel şey;
eskiyle yüzleşebilmek.

telefon. kırık.

bi bu eksikti gecenin köründe.

sevdiğim ama bi yandan nefret ettiğim telefonumun camı kırıldı.

nefret kusuyorum şu an.

merhaba

şimdi sen çıksan gelsen yanıma. üşenmesem açsam sana kapıyı. gözlerimi gözlerine kilitleyip 'merhaba' diyebilsem sana. ve sen gözlerini hiç kaçırma gereğinde bulunmasan.

otursak evde, hiç konuşmadan. televizyonun karşısındaki ikili koltukta oturmuşuz. sen elinde bir salata tabağı bir yandan salata yiyor bir yandan televizyon izliyorsun.

ben..

ben sadece seni seni izlesem. izlesem. hiç konuşmadan, hiç gözümü kaçırmadan seni izlesem. arada kafanı bana çevirip ufak -ama benim en sevdiğim- gülümsemeni yerleştirip suratına bana baksan. sonra yine aynı şekilde, aynı hızda, aynı tempoda aynı şeyleri yapmaya devam etsen. ben yine hiç gözümü kaçırmadan seni izlesem.

Sıkkınım bu aralar. yine aptal adam moduna bürünmüş ne olduğunu bilmeyen sıkıntı dolu garip adam oldum. özlemek ister buldum kendimi geçende aynaya bakarken. sivilcemi sıkarken napıyorum diye sordum kendime. ruhsuzluktan öte duygusuzlaştım yine. kimseye karşı bişey hissetmezken bulur oldum kendimi.

ama gün gelecek ben yine eski ben olucam. ve ben yine mutlu olduğum kadar, mutlu etmeye çalışıcam etrafımdakileri.

ve sen..

elinde bir salata televizyonun karşısındaki koltukta beni görünce kapıda, 'merhaba' diyeceksin ufak -ama benim en sevdiğim- gülümsemeyi suratına yerleştirip.

sinir dolu adam.

ramazan iyi güzel de.
gece gece gezen davulculardan nefret ediyorum olm.
filmin ortasındayım gecenin bi körü.
ben evdekileri rahatsız etmeyeyim diye kısık sesle izlerken filmi,
kalkıp dış kapının mandalı bir davulcu adamım evde ben dahil bilimum insanı
rahatsız etmesine kılım arkadaşım.
Demeyin bana sakın o adam da ekmek derdinde diye.
ekmek derdinde olup da oruç tutmayacak insanların azıcık uykusunu da zehir etme hakkını kim veriyor bu insanlara?
sinir oldum gece gece.
aslında sadece bu gece değil.
her gece sinir oluyodum da bu patlaması oldu.

her şeyin de bi sınırı var ama di mi?

bilmiyorum.

Şimdi denizlide değil de istanbulda olsam.
koşsam beşiktaşta denize doğru.
gözümü kapatıp arkama bakmadan,
denize bıraksam kendimi,
düşlerim de benimle birlikte

Ölür mü ki?

Ellen Page


Bu kız* bulunmalı.
Mümkünse evlenilmeli.
Ama her şeyden önce Başta Juno olmak üzere bütün filmleri izlenmeli.

şimdi ben bugün nasıl yani



mevcutdegil blog v0.1

  • blog'u düzenle. +
  • yazı yaz. ~
  • yazacak yeni bi' şey bul. -
  • yazı yaz. -
sevmiyorum bu gerginlikleri.
temamı buldum. kafama göre de düzenledim tamam.
ama yazacak bir şey bulamıyorum.
bunu da ilk yazım olarak giriyorum ama sevmiyorum arkadaşım.
zorla yazdım resmen.
pff.

yeni şeyler gelir elbet.


bu arada önceki yazımda dedim silicem deneme yazısını diye ama sonra güzel bi anektod olarak beğendim yazdığım olayı :)

pipinella

wuhuuuu.

İzleyiciler